Blog
Binek araç sektöründe yeni bir çağ başlatan sürücüsüz araçlar, sahip oldukları otomatik kontrol sistemleri ile sürücüye ihtiyaç duymadan hareket edebiliyor ve içerisindeki yolcuları bir yerden bir yere götürebiliyor. Araçlarda bulunan radar, GPS, lidar, bilgisayar görüşü ve odyometri sistemleri sayesinde araç çevresindeki nesneleri algılıyor ve sorunsuz bir şekilde sürüş deneyimi sağlıyor. 1920’li yılların başında açığa çıkan otonom araç fikri 1987 yılında Mercedes Benz firmasının bu çalışmalara odaklanması ile farklı bir boyuta ulaşıyor. Günümüzde birçok ülkede trafiğe çıkmaya başlayan otonom araçlar önümüzdeki yılların en çok dikkat çeken projelerinden biri olacak gibi görünüyor.
Elektrikli araçlar dünya genelinde her geçen gün daha fazla talep görüyor. Benzin fiyatlarındaki artış, çevreye duyarlılığın artması, doğal kaynakların azalması ve teknoloji düşkünlüğü bu talebin temelinde bulunan ana etkenler oluyor. Elektrikli araca geçmek isteyen ancak yolda kalmak veya aracını nerede şarj edeceğine yönelik endişeler duyan kişiler bulunması üretici otomobil firmalarının bu yönde çalışmalar gerçekleştirmesini sağlıyor. Son günlerde yedek batarya fikri otonom araç piyasasının önemli gündemlerinden biri oluyor. Daha güçlü bataryaların üretilmesi ve yedek batarya sistemleri önümüzdeki yıllarda piyasaya sunulacak olması otonom sürüş seçeneği sunan araçların da sayısının artacağını düşündürüyor.
Güçlü batarya üretimi sayesinde daha çevreci yakıt sağlanması da hedefleniyor. Sürdürülebilir enerji kaynaklarını korumak için önemli bir adım olan elektrikli araçlar dünya ekonomisinde büyük değişimler yaratacak projeler için de bir zemin oluşturuyor.
Yapay zekalı arabalar çeşitli teknolojileri bünyesinde bulundururken sistemdeki önemli çalışmalardan birini tekerleklerde bulunan ultrasonik sensörler sağlıyor. Bu sensörler frenleyen veya park halinde bulunan araçların konumlarını tespit ederek araç içerisinde bulunan yapay zekaya talimatlar gönderiyor. Bu verilerin yanı sıra farklı sensörlerden gelen veriler de bir araya getirilerek aracın bilgisayar sisteminde analizler elde ediliyor. Bu analizler direksiyon kontrolü, frenleme ve hızlanma gibi aksiyonların alınmasını sağlıyor.
Otonom araçlar içerisindeki bu sistem nesnelerin internet felsefesini de destekliyor. Nesneden internet felsefesi trafik sorununu çözmek ve daha güvenli bir yol deneyimi sunmak için geliştirilmiş bir teknoloji olup ilerleyen yıllarda tüm dünyada trafik problemini hafifletebilecek güce sahip bir projedir. Akıllı araç özelliklerini bu felsefeyle buluşturarak daha hızlı ve güvenli bir ulaşım imkânı oluşturulabileceği düşünülüyor. M2M makineler arası iletişim sistemi olan nesnelerin interneti projesinin geliştirilebilmesi için otonom sürüş seçeneği sunan araç sayısının artması ve trafikte aktif olması gerekiyor.
Otonom sürüş sırasında aracın çevredeki ışıkları, trafik levhalarını tespit etmesi ve kurallara uygun hareket etmesi trafik kaza oranın da düşeceğini gösteriyor. Gelişmiş teknolojiyle çalışan bu araçlar trafik kazası nedeniyle meydana gelen can kaybının azalacağını müjdeliyor. Günümüzde meydana gelen trafik kazalarının % 90’ı insan hatasından kaynaklı geliştiğinden bu araçlar kaza yapmamaya programlanarak piyasaya sürülüyor.
Günümüzde birçok araç elektrikli olmasa bile otomatik pilot özelliğine sahiptir. Yapılacak olan ayarlamalar ile aracın hangi hız aralığında kalacağı belirlenebilir. İsteyen akıllı araç sahipleri mevcuttaki araçlarında da bunu yapabilir. Farklı seviyelerde kontrol ayarları bulunan araçlar insan desteği ile çalışabildiği gibi tamamıyla kendin de kontrol edebilir. Bu seçim tamamıyla sürücüye bağlıdır. Dileyen sürücüler tam otonom kullanabileceği gibi dileyenler ise kendi sürüş becerilerini araçlarına yansıtabilir.
Günümüzde kademeli sisteminin devam etmesini temelinde bazı endişeler yer almaktadır. Trafikteki araçların hepsi otonom olana kadar sürücülü ve sürücüsüz araçların ortak kullandığı şeritsiz yollarda bazı sorunlar ile karşılaşılabileceğinden endişe duyuluyor. Yolu paylaşma esnasında her iki araç da yolu paylaşmaya yönelik bir adım atarken sürücüsüz otomobiller önceliğin kendinde olduğunu düşünerek manevra yapıyor. Bu durum güvenlik açısından bazı endişeler yaratabiliyor. Bu nedenle sürücüsüz araçların şeritli yollarda veya özel yollarda kullanılması öneriliyor. Trafikteki otonom araç sayısının artması ile bu sorunun da ortadan kalkacağı düşünülüyor.